Blog Listesine Geri Dön

İnka Medeniyetinin İzinde: Peru

Peru deyince aklınıza ilk olarak uzayıp giden yemyeşil vadiler, lamaların yanında yöresel kıyafetleriyle gülümseyen yerli halk geliyor olabilir. Gerçekten de Peru, muhteşem doğası ve İnka medeniyetinin izlerini taşıyan yerel kültürüyle, dünyanın en otantik bölgelerinden biri. Ancak elbette ki pek çok ülke gibi Peru da keşfedilecek sayısız güzellik ve zenginliği barındırıyor.
Bugünkü yazımızda sizlerle, Peru’da deneyimleyebileceklerinizden bazılarını paylaşıyoruz.
Keyifli seyirler!

Lima 
Pasifik Okyanusu’nun kıyısında yer alan ve Peru nüfusunun neredeyse üçte birine ev sahipliği yapan Lima, büyülü ve cazibe merkezi bir metropol olarak karşımıza çıkıyor. Güney Amerika'nın en iyi restoranlarından bazılarına ev sahipliği yapan Lima, modern dünyanın zenginlikleri kadar tarihi dokusuyla da ziyaretçilerini büyülüyor.
UNESCO’nun dünya mirası listesinde yer alan Lima’da ziyaret edebileceğiniz yerlerden bazıları şunlar:

1)    San Martin Meydanı
1988 yılında UNESCO dünya mirası listesine alınan San Martin Meydanı veya diğer adıyla Plaza San Martín, Lima şehrinin en önemli kamusal alanlarından biri olarak kabul ediliyor. Merkezinde Peru’nun kurucusu Jose de San Martin’in heykeli ve 1921 tarihinde Peru’nun bağımsızlığının 100. Yılını kutlamak için açılan meydan, özenli tasarımı ve kendisini çevreleyen barok özellikteki yapılarıyla tarihi şehrin en önemli meydanlarından biri

2)    San Francisco Manastırı
1673 yılında hizmete açılan ve şehrin en iyi korunmuş kolonyal manastır ve kilisesi olan San Francisco Manastırı büyüleyici mimari yapısı, etkileyici dini eserler koleksiyonu ve devasa kütüphanesiyle biliniyor. Ancak şaşırtıcı olsa da, o ününü tüm bunların dışında bir özelliğinden alıyor: San Francisco Manastırı’nın altında, dünyanın en büyük yer altı mezarlarından biri yer alıyor. Lima'nın ilk mezarlığıyken buraya gömülen on binden fazla insanın kemiklerini içeren yer altı mezarları, Kilisenin altında yer alan, her biri iki yanında kemiklerle kaplı dar koridorlardan oluşan bir labirent ve labirentin merkezinde adeta sanat eseri gibi geometrik bir düzende sıralanmış kemik ve kafataslarıyla alışılmışın dışında bir mezar görünümüne sahip. 
Özellikle ayin esnasında sesin labirentte yankılanmasıyla daha da çarpıcı bir hal alan bu yer altı mezarının, alçak tavanları ve daha da alçak kapıları nedeniyle klostrofobik olanlar için çok uygun bir ziyaret noktası olmadığını belirtelim.

3)    Plaza de Armas 
Plaza Mayor olarak da anılan bu geniş meydan kentin tarihi merkezinde yer alıyor. Turistler için popüler bir cazibe merkezi olan Plaza de Armas, da, tıpkı San Martin Meydanı gibi UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alıyor. 

4)    Larco Herrera Müzesi
Larco Müzesi olarak da adlandırılan Rafael Larco Herrera Müzesi, içinde bulunduğu 18. yüzyıldan kalma genel vali konağında bulunuyor. Büyük kısmı Moche ve Chimú kültürlerine ait olan, 40 binden fazla Peru seramik parçasından oluşan dev bir koleksiyona sahip olan Müze, kıta tarihinin en önemli altın işçiliği ve taş oymalarının bazılarına da ev sahipliği yapıyor.

Nazca Çizgileri
X ve Y kuşağı mensubu olanlar, Nazca Çizgileri’ni  Erich von Daniken’in meşhur “Tanrıların Arabaları” kitabından tanıyor. Günümüzde bile gizemini halen koruyan, bazıları tarafından dünya dışı medeniyetlerin bizlere yaptığı ziyaretlerin ispatı olarak kabul edilen Nazca Çizgileri, Peru’nun en önemli turistik uğrak noktalarından biri olarak karşımıza çıkıyor.
Nazca Çölü’nde yer alan ve MÖ 500 ve MS 500 arasında çöl zemininde çöküntüler veya sığ kesikler açan, çakılları temizleyen insanlar tarafından oluşturulan Nazca Çizgileri’nin çoğu manzara boyunca dümdüz uzansa da, aralarında figüratif insan ve bitki tasarımları da yer alıyor. Şimdiye kadar 80’in üzerinde Nazca Çizgisi keşfedilmiş durumda ancak arkeologlar çok daha fazlasının olabileceğine inanıyor.
1994 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine giren Nazca Çizgileri, büyüleyici görüntüleriyle her yıl binlerce ziyaretçinin akınına uğruyor.

Arequipa
Arequipa, Peru’nun en popüler ikinci kenti olarak da biliniyor. Üç büyük yanardağın çevrelediği bu tarihi şehir, El Misti yanardağından sömürge döneminde çıkarılan beyaz taşlarla inşa edilen Arequipa, inci gibi dizilen büyüleyici yapıları nedeniyle “Beyaz Şehir” olarak da adlandırılıyor.
Tarihi mimarisi ve çarpıcı manzarasıyla Arequipa’da görebileceğiniz yerlerden bazıları şunlar:
1)    La Compania de Jesus Kilisesi
Plaza de Armas'ın bir köşesinde yer alan, küçük ama zarif bir Cizvit kilisesi olan La Compania de Jesus, taş oymacılığının en güzel örneklerinden birini sunuyor. 1590 yılında yapımına başlanan ve 100 yılı aşkın bir sürede tamamlanan kilise de, şehirdeki pek çok göz kamaştırıcı yapı gibi volkanik taşlardan inşa edilmiş.
2)    Santa Catalina Manastırı
Santa Catalina Manastırı, şehrin en çok ziyaret edilen noktalarından biri. Arequipa’nın merkezinde yer alan ve 1579 yılında kurulan manastır, günümüzde hala aktif olarak bir manastıra ev sahipliği yapıyor. İç içe geçmiş mimari yapısı ve uçsuz bucaksız sokakları nedeniyle “şehir içinde bir şehir” olarak da tanımlanan San Catalina Manastırı rengarenk çiçekleri ve çarpıcı sömürge dönemi mimarisi ile ziyaretçilerine huzurlu bir ambiyans sunuyor.

Cusco
İnkaların eski başkenti Cusco, Amerika'nın en eski sürekli yerleşim yeri ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alıyor. Bu kadim şehirde, İnka Medeniyetinin izlerine günümüzde bile rastlamak mümkün: Sokakları çevreleyen taş duvarların çoğu İnkalar tarafından inşa edilen Cusco’da yer alan pek çok kolonyal yapı da İnka yapılarının üzerinde yükseliyor.
Günümüzde çok sayıda restoran, otel ve alışveriş merkezine de ev sahipliği yapan Cusco’da görebileceğiniz yerlerden bazıları şunlar:

1)    Santa Domingo Kilisesi ve Coriancha
Santo Domingo kilisesi, ünlü İnka bölgesi Coricancha, Güneş Tapınağı'nın kalıntıları üzerine inşa edilmiştir. “Altın Avlu” anlamına gelen Coriancha’nın duvarları bir zamanlar som altından levhalarla kaplıydı. Altından heykeller ve süs eşyaları içini süslüyor ve büyük bir altın disk güneşi yansıtarak tapınağa parlak bir ışık saçıyordu.
Yapının altın kaplamaları, İspanyollar Cusco’ya vardıktan kısa bir süre sonra ellerinden alındı. Bir zamanların görkemli güneş avlusundan günümüze kalan miras ise Santo Domingo kilisesinin temelini oluşturan ince İnka taş işçiliği oldu.
Günümüzde bir müze özelliği de taşıyan Coriancha’da, İspanyolların fethinden önce muhtemelen nasıl olduğunu gösteren ve İnka öncesi, İnka ve kolonyal eserlerle yerel uygarlık tarihini açıklayan bir modeli de bulunuyor.

2)    Plaza de Armas
Plaza de Armas’a pek çokları “Cusco’nun Kalbi” olarak adlandırıyor. İnka İmparatorluğu döneminden beri varlığını sürdüren Plaza de Armas, özellikle geceleri kentin en hareketli noktalarından birini oluşturuyor. Plaza de Armas, güzel bahçe düzenlemesi ve çeşmeleriyle kentin en huzurlu noktalarından biri olarak kabul ediliyor.

3)    İnka Duvarları
Kentin İnka kimliğini en çarpıcı biçimde yansıtan yönü, İnka Duvarları kuşkusuz. Cusco'nun dar sokaklarında sıralanan antik İnka Duvarları'nın yanında yürümek, bir açık hava müzesinde yürüdüğünüz hissini yaratıyor. Bu girift inşa edilmiş İnka surları, bugünkü Cusco'nun temellerini oluşturuyor. Özellikle Loreto ve Hatunrumiyoc caddeleri boyunca görebileceğiniz İnka duvarlarının, İspanyol yapılarını defalarca yerle bir eden depremlere dayanarak günümüze ulaştığını da belirtelim.

Urumbamba Vadisi
Machu Picchu ile birlikte, Kutsal Vadi veya El Valle Sagrado olarak da bilinen Urubamba Vadisi, Peru'nun turistler için en önemli yerlerinden biri.
Cusco'nun kuzeyinde yer alan ve ve rakımı yaklaşık 609 metre daha alçak olan vadi, bu nedenle pek çok ziyaretçinin iklime alışmak için tercih ettikleri öncelikli uğrak noktası olarak da biliniyor. Bir zamanlar İnkaların yaşadığı verimli vadi, bugün yerel halkın günlük yaşamlarını sürdürdüğünü görebileceğiniz birkaç tipik And köyüne ev sahipliği yapıyor. 

1)    Ollantaytambo 
Taş döşeli sokakları, merdivenleri, kemerleri ve atmosferik meydanlarıyla Ollantaytambo, İnka İmparatorluğu'nun en etkileyici kalıntılarından bazılarına ev sahipliği yapıyor. Ancak onu taşıdığı kadim medeniyetin kalıntıları kadar, çarpıcı doğası da en popüler uğrak noktalarından biri haline getiriyor. 

2)    Machu Picchu
Machu Picchu, Güney Amerika'da belki de en çok rağbet gören destinasyonlardan biri. Kalıntıları ilk olarak 1911 tarihinde, Indiana Jones karakterine de ilham veren arkeolog Hiram Bingham tarafından keşfedilen Machu Picchu’nun, 15. yüzyılın ortalarında İnka hükümdarı Pachacútec zamanında inşa edildiği ve muhtemelen Cusco soğuğundan korunmak için kraliyet kış sığınağı olarak hizmet ettiği tahmin ediliyor.
İnka binalarının muhteşem bir panoramasını sunan Machu Piccho’nun panoramik görüntüsü öylesine büyüleyici ki pek çok fotoğrafçı, Machu Picchu'nun kötü bir fotoğrafını çekmenin imkansız olduğunu söylüyor. 

Siz de Peru’nun büyüleyici doğasını, ihtişamlı tarihi dokusunu ve eğlenceli gece hayatını deneyimlemek ister misiniz? Tek yapmanız gereken Vacanza’nın “İnka’nın İzinde: Peru Bolivya” turuna katılmak! 12 ün 11 gece süren tur boyunca Peru’nun en önemli tarihi yapılarını ziyaret edebilir, Güney Amerika’nın en ünlü restoranlarında yerel lezzetleri tadabilir ve muhteşem doğasının tadını çıkarabilirsiniz. “İnka’nın İzinde: Peru Bolivya” gezimizle ilgili daha fazla bilgi almak ve rezervasyonunuzu oluşturmak için şimdi tıklayın!


Etiketler

peru     inka     güneyamerika
REZERVASYON TALEBİ
905495424245